ZEYD B. SÂBİT
Zeyd b. Sâbit b. ed-Dahhâk b. Zeyd b. Levzân b. Amr b. Abdi
Avf (veya Abd b. Avf) b. Ganem b. Mâlik b. en-Neccâr el-Ensârî el-Hazrecî.
Peygamber (s.a.s.)'in ashabının ileri gelenlerinden biridir.
Ensâr'dan, Hazrec kabilesinin bir kolu olan Neccâroğulları'na mensuptur. Annesi,
en-Nevâr bint Mâlik b. Muâviye b. En-Neccâr'dır. Zeyd'in künyesi Ebû Hârice'dir,
fakat, Ebû Saîd ve Ebû Abdi'r-Rahmân olarak da çağrılıyordu (İbnü'l-Esîr,
Üsdü'l-Gâbe fı Ma'rifeti's-Sahâbe, II, 278,1970; İbn Abdi'l-Berr, el-İstîâb fi
Ma'rifeti'l-Ashâb, II, 537; el-Askalânî, el-İsâbe fı Temyizi's-Sahâbe, III, 22).
Zeyd, hicretten yaklaşık onbir yıl önce dünyaya gelmiştir.
Babası Sabit, Buâs Günü öldürüldüğü vakit Zeyd, henüz altı yaşlarında bir
çocuktu. Resûlullah (s.a.s), Medine'ye geldiği zaman Zeyd, hâlâ çürük
sayılabilecek bir yaştaydı. Kaynaklar, O'nun bu sırada onbir yaşlarında olduğunu
bildirmektedir. Nitekim Resûlullah (s.a.s), Bedir Savaşına katılmak isteyen
birkaç genci, yaşları küçük olduğu için geri çevirmişti ki, Zeyd de bu gençler
arasındaydı (İbnü'l-Esîr, a.g.e., II, 278; İbn Abdi'l-Berr, a.g.e., II, 537:
el-Askalânî, a.g.e., III, 22).
Zeyd b. Sâbit, çok akıllı, zekî ve hafızası güçlü bir sahâbî
idi. O'nun bu meziyetini farkeden Peygamber (s.a.s), Zeyd'ten İbranice ve
Süryanice'yi öğrenmesini istedi. Zira, Resûlullah (s.a.s)'a çeşitli yerlerden,
bu dillerle yazılmış mektuplar geliyor ve bunların okunup anlaşılması,
gerektiğinde cevap verilmesi icab ediyordu. Allah Resûlü, okuma yazma
bilmediğinden, bunları başkalarına okutmak durumunda kalıyordu. Halbuki,
mektupların içeriğini başkalarının öğrenmesini istemiyordu. Bunun üzerine Zeyd,
hemen işe koyularak çok kısa bir sürede, hem İbranice hem de Süryanice
okuma-yazmayı öğrendi. Bundan sonra Rasûlüllah'a gelen mektupları kendisi
okuyor, cevap gerekiyorsa yazıyordu. Bu arada asıl görevi olan vahiy kâtipliğini
de sürdürüyordu (İbn Sa'd, et-Tabakâtü'l-Kübrâ, II, 358; İbn Abdi'l-Berr,
a.g.e., II, 538; İbnü'l-Esîr, a.g.e., II, 579).
Rivayete göre yaşının küçük olması nedeniyle Zeyd, Bedir ve
Uhud savaşlarına katılmamıştır. Katıldığı ilk savaş Hendek savaşı olup, savaşa
hazırlık kabilinden, müslümanlar Medine'nin etrafında hendek kazarlarken Zeyd,
çıkan toprağı taşıma işinde yardım ediyordu. Resûlullah (s.a.s) O'nu bu durumda
görünce: "Ne kadar iyi bir çocuk" diyerek takdir ifadelerini dile getirmiştir.
İbn Abdi'l-Berr, "el-İstîâb"da zikredip, sahih kabul etmediği
bir habere göre; Tebük seferinde, Benî Mâlik b. en-Neccâr'ın bayrağını Umâre b.
Hazm taşıyordu. Resûlullah, bayrağı ondan alıp Zeyd b. Sâbit'e verdi. Bunun
üzerine Umâre: "Ey Allah'ın Resûlü! Hakkımda sana herhangi birşey mi ulaştı?"
diye sorunca, Resûlullah; "Hayır, lâkin Kur'ân'a öncelik vardır: Zeyd de
Kur'ân'ı senden daha çok ezberlemiştir" şeklinde cevap verdi (İbn Abdi'l-Berr,
a.g.e., II, 537; İbnü'l-Esîr, a.g.e., II, 278).
Zeyd b. Sâbit, ashâbın en âlimlerinden biriydi. Sadece
Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemekle kalmamış, mirasla ilgili feraiz ilmini de çok iyi
öğrenmişti. Öyle ki, ashâb arasında bu ilmi O'ndan daha iyi bilen yoktu.
Resûlullah (s.a.s), ashâbına: "Feraizi en iyi bilen Zeyd'dir" diyordu. İmam
Şâfiî de, feraiz hususunda bu hadisle amel etmiştir (İbnü'l-Esîr, a.g.e., II,
279; el-Askalânî, a.g.e., III, 23).
Gerek Hz. Ömer, gerekse Hz. Osman, Medine'den ayrıldıkları
zaman Zeyd b. Sabit'i vekil bırakırlardı. Hz. Osman, O'nu ziyade seviyordu.
Zaten kendisi de Osman taraftarıydı ve bu halife devrinde beytülmâla bakmakla
görevlendirilmişti. Yermük günü de ganimetleri taksim işini Zeyd üstlenmişti
(İbnü'l-Esîr, a.g.e., II, 279; İbn Abdi'l-Berr, a.g.e., II, 538; II, 538;
el-Askalânî, a.g.e., III, 23).
Zeyd'in vefat tarihi konusundaki rivayetler arasında tam bir
mutabakat olmamasına rağmen, büyük bir ihtimalle h. 45 yılında vefat etmiştir ve
buna göre tahminî yaşı da 54'tür.
Zeyd ten; ibn Ömer, Ebu Saîd, Ebu Hüreyre, Enes, Sehl b.
Huneyf ve Abdullah b. Yezîd el-Hutamî gibi sahâbîler rivayette bulunmuşlardır.
Tabiînden de; Saîd b. el-Müseyyeb, Kasım b. Muhammed, Süleyman b. Yesâr, Ebân b.
Osman, Büsr b. Said ve Zeyd'in iki oğlu, Harice ile Süleyman ve başkaları
rivayet etmişlerdir (İbnü'l-Esîr, a.g.e., II, 279; el-Askalânî, a.g.e., III, 23;
İbn Abdi'l-Berr, a.g.e., II, 540; İbn Sa'd a.g.e., II, 360).